Küçük ve Sihirli

Kasım başında aile toplantıları için uzunca bir aradan sonra büyüdüğüm şehre, Ankara’ya gittim.  Annem de ODTÜ mezunu olduğu için ilk defa kampüsteki misafirhanede kaldık.  Meğer annemler ben doğduğumda göbek bağımı ODTÜ’nün girişindeki Bilim Ağacı heykelinin dibine gömmüşler, ODTÜ’de okumadım ama yıllar sonra o kampüste annemlerle birlikte kalmak nasip oldu.

Oldum olasıya üniversite kampüslerini çok sevmişimdir.  Yeni ufukların kokusu, enerjisi beni sarıp sarmalar ve bambaşka bir içsel neşe ve açıklık getirir, hayatın her an merak edilmeyi ve yeniden yaratılmayı hak ettiğini hatırlatır sanki…  İşte tam da bu hisler içinde sonbahar renklerine bürünmüş ağaçları ve yapraklarıyla güzelim kampüste bir sabah yürüyüş yaparken, stadyumdaki “Devrim” yazısıyla karşılaştım ve ayaklarım durdu, kalbim genişledi.

Eski devrim ruhu nerede diye konuşanlar olabilir, vardır da pek çok, bense yeniyi yaratmakla ilgileniyorum, her an değişen dönüşen dünyada bunu yapmanın yeni yollarını merak ediyorum. Belki de dönüşüm eskinin büyük “Devrim” kelimeleri ve büyük hareketleriyle değil, bambaşka şekillerde olacak, oluyor, bunun için neler mümkün? Devamını Oku…