Her Yer Gün Işığı


Hayatı dolu dolu kalbimizle dinlemek nasip olsun.
Ferah kapılardan geçelim, şifalı sulardan içelim, gözümüzün, dilimizin, elimizin, kalbimizin her dokunuşu sevgiyle bereketle olsun.
Evrenin doğanın fısıldadığı tüm sevgi sözcüklerini duyabilelim ve kendi şarkımıza katıp çoğaltabilelim.
Birden taşanlar bize, bizden taşanlar bire aksın.
İnsana doğaya aşkla neşeyle karışalım
Her tarafımız gün ışığı,
Her yanımız aşk olsun.

aşk nerede diye sorsaydın bana
dururdum
öyle uzun
öyle sessiz
öyle uzun
öyle sakin
öyle duru
öyle sessiz Devamını Oku…

O Çiçek Buraya Gelecek

Çiçek açana kadar yolculuk
sanmaki güneşli her zaman
Gün gelir fırtına yağmur
ya da haşerat hastalık şu bu
Yine de yol belli doğa biliyor:
O çiçek buraya gelecek! Devamını Oku…

Yuva

senin gözlerinden bakıyorum
maviye,
senin gözlerinden yeşile.

çünkü sen bakıyorsun
benim gözlerimden
yeşile, maviye.

göz göze
el ele
diz dize
maviyle, yeşille.

elif

Konu Mankeni

Neredeyse her sabah olduğu gibi bugün de yürüyüşteyim.  Her sabah ayrı telden çalıyor olabiliyorum, ve uzun fıstık çamlarının altında, güneşin doğuşunu takip eden az insan ve az arabalı saatlerde, taze havada yaptığım bu yürüyüş beni hem uyandırıyor, hem dengeliyor ve de güne açıyor, uyku aleminde uçuştan gelen bedenimi toprağa indiriyor.

Bu sabah aslında, bir buçuk gündür içime düşen ve dalga dalga gelip çözülüp, sonra yine gelen sinir mi, sıkışıklık mı ne olduğunu zihnimin anlamadığı, boğazımla göğsüm arasında bir yerlere konuşlanan garip bir enerjiyle birlikte yürüyorum. Nasıl olsa da patlasa bir dışarı çıksa dönüşse diye yer arayan bu enerji adımlarını büyütüyor, hızlandırıyor, neredeyse koşacağım yani.  Belki de diyorum, her günki gibi 40 dakika değil de şöyle 3 saat filan yürüsem atarım.  Yok yok o da değil demek ki, normalde yürüdüğüm noktanın az ötesine kadar gidip dönüşe geçiyorum. Devamını Oku…

Aman Yavaş… Aheste…

Geçen gün yerel hakiki Alaçatı’lı tanıdıklarımızdan biriyle sohbet ediyordum. O da hem bir başka aileden hem de kendi eşinden bahsederken “çok yavaş biridir”, “çok yavaş insanlardır” cümlelerini kullandı.

Genelde hızlı yaşayıp, hızlı gezip görüp, hızlı tüketen yaşamların hüküm sürdüğü bir dünyada olduğumuzun için bu cümlelerle ilk akla gelen yorum, şikayet babında “amaan aşırı ağırdır, yerinden kaldıramazsın, sallanır durur, işi bitirene kadar ömür tüketir” ve bunun gibi kullanımlar oluyor.  Ama ben bu hanımı dinlerken şikayet bir yana çok yumuşak ve neredeyse övgüye yakın bir enerjiyle konuştuğunu farkettim, ve ilgimi çekti.   Devamını Oku…

Kedi Gözüyle

Covid-19 krizine ek olarak annemlerin bahçesinde kaotik bir kedi yazı geçirmekteyiz. Zaten ev içinde 3 kedimiz var, kapı önünde beslediğimiz de 2 tane, etti mi beş.  Son yani beşinci yanaşmamız nam-ı diğer Kılkuyruk’u 4 aylıkken kısırlaştırma hamlemiz 1 aylık hamile olduğunu öğrenmemizle birlikte büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı.  Mecburen minik hamileyi bu nasıl anne olacak ya diye diye doğurana kadar besledik. Bunlar yine normal gelişmelerimiz tabii.

Esas mesele bizim bahçedeki tüm dişileri rahatsız eden ve Kılkuyruk’u da hamile bırakan bir turuncu-sarı kedi, aramızdaki adıyla Kötü Kedi Şerafettin; bir diğeri de tacizci Koca Kafa Gri.  Bu iki erkek ne zaman potansiyel bir dişi kokusu alsalar, bizim bahçede bitiyorlar, ve de muhtemel ki mahalledeki çoğu yavruların babası bunlar.  Biz de her geldiklerinde bir koşu kovmaya çalışıyoruz, bazen su sıkıyoruz, bazen arkalarından koşuyoruz.  Ama lakapları boşuna değil ağır abiler, korkutsan korkmuyor babamın da söylediği gibi ağır ve vakur adımlarla sallana sallana mekanı terk ediyorlar.  Devamını Oku…