Yeni’nin Duası

Şu boşluktan bize göz kırpıp duran
yeni samanyoluna açılmamız için neler mümkün?

Su gibi aksın Yeni.

Gürül gürül gelsin kaynaktan doğal, berrrak, neşeli, huzurlu, mis.  Gönülleri doldursun, yükseltsin, yıkasın, ferahlatsın, beslesin, parlatsın.  Güneşle birleşip gökkuşakları kondursun, yıldız yağmurlarına yuva olsun.

Sevgi nedir, can kimdir, akmak ve ışımak, ısıtmak ve coşmak gönülden, birlik nedir, aşk nedir, hakikat bilmek nasıl, hepsini hatırlatsın, uyandırsın.  Canları, gönülleri, zihinleri, ruhları hemhal edip sevgiye uyumlasın, su sesiyle tınlatıp fıkır fıkır oynatsın.  Doğaya, insana, yaşamın her anına bereket, müzik, ahenk, neşe ve aşk katsın!

Su gibi aksın Yeni.

Yeni tatlar, kokular, hayaller, yeni yollar, aileler, dostlar, yeni canlar, cananlar hepsi gönül telinden hepsi şevk ile su gibi sihirli, doğal ve kolaylıkla ve özün, kaynağın gücüyle aksın.

Yeniye açtım içimi, dışımı…
Yeniye açtım kalbimi, gücümü, yuvamı…
Taze nefesle tüm varlığıma çektim birlikten birliğe.

Sevgimiz, birliğimiz, dansımız Yeni’de daim ve kutlu olsun. Su gibi aksın Yeni.

elif

Ateş Başına Davet

Gelen değil gidenlere selam olsun öncelikle şükran.
Neler getirmişlerdi, öğrendik, verdik aldık, onlar sayesinde değiştik,
Harlı ateşlerden geçtik, yandık bittik kül olduk,
Uçuşan küllere, ateşten yükselip göğe karışan, gidenlere şükran olsun.

Artık biz kaynağı bulduk,
Artık biz kaynağa geldik,
Artık biz ateşi kurduk.
Şimdi ateşin başında toplanma zamanıdır,
Şimdi ateşin başında toplanma zamanıdır.

Yanan hem biziz hem değiliz,
Harlı harlı, sönmez gari, yanan Öz’ün narı.
Gel der durur beri beri, gelin canlar beri beri. Devamını Oku…

Ellerim

Şu dönemde tüm dikkatler eller üzerindeyken yıllar önce onlara itafen yazdığım bir yazımı hatırladım, tekrar paylaşıyorum aşağıda.  Toprağı ekerken Anadolu’da “benim elim değil Fatma Ana’nın eli” derler can suyunu dökerken, bereketli olsun diye, aslında onun şifa enerjisini çağırırız bunu yaparken kendi ellerimize… Ellerimiz şifa ve güzelliği davet etsin ve dağıtsın her daim, ele avuca sığmayan yaşam neşesiyle doldursun ve sevsin bu eller kendimizi ve hayatı, bu eller uzansın ihtiyacı olanlara şefkatle, cömertlikle.  Şu zor dönemlerde “elleriniz dert görmesin” derler ya ne güzel söylerler elleriniz dert görmesin… Ellerimiz o engin gönüllerin uzantısı ve sevginin, paylaşmanın aracısı olsun, el ele gönül gönüle sağlıcakla geçirelim bu günleri…

Gözüm ellerime takılıyor mutfak tezgahının üzerinde.  Portakalın üzerine çizgiler yapmama rağmen çarpık çurpuk çıkan kabukları soyarken şekilden şekilde giren ellerim.

Ellerim.
Bu eller. Bir an başka birinin elleri gibi geliyorlar, sanki ben kumanda eden değil izleyenim bu elleri. Devamını Oku…

Sevginin Duası

Bu zorlayıcı zamanlarda bir arkadaşıma destek olmak niyetiyle yazdığım bu sevgi duasını sizlerle oyun bahçemizde paylaşmak istedim.  Bütünün en yüksek hayrına, her birinizin ve bizleri ve evreni birbirine bağlayan sevginin varlığına şükranla…

Sesli olarak da dinlemek isterseniz, burada Kuş Sesleri Vol.6 – Sevginin Duası

Sevginin gücüne güveniyorum ve kendimi sevgiye teslim ediyorum.  Her an ve her seferinde tekrar tekrar sevgiyi ve sevgide kalmayı seçiyorum.

Biliyorum ki tüm ihtiyaçlarım, ihtiyacım olduğu anda sevgiyle, kolaylıkla ve cömertlikle karşılanıyor.  İlahi akışın içindeyim. Elimden gelenin en iyisini yapmaya ve bütünün en yüksek hayrı için ne olmam gerekiyorsa o olmaya niyet ediyorum.  Kendimi sevgiye ve ilahi iradeye sevgiyle teslim ediyorum. Devamını Oku…

U-mut

 

Şehrin ortasında
Zorunlu ev inzivasında
Leyleği havada
görmek…
hem de sürü sürü
hem de birkaç kez
görmek,
Leyleği havada.

her yolculuk
umut taşır içinde.

elif

Bir Şans Daha


“Dünya sabırla duyularımızın keskinleşmesini bekleyen sihirli şeylerle dolu.”
W.B.Yeats

Türkiye’deki Covid-19 açılımını takip eden ilk cumartesi evdeyim ve  günün çok büyük çoğunluğunu ekrandan uzak geçirdikten sonra bir film izlemeye karar verdim.  Birden önüme geçtiğimiz yılbaşından beri isteyip de seyredemediğim Last Christmas / Bir Şans Daha filmi çıktı, hah dedim tam benim kalem romantik komedi. Gerçekten de kalp ısıtan, çok tatlı bir film çıktı, en azından benim için.

Filmin alelade birkaç sahnesinde başroldeki Katarina, Kate, eve gitmek için otobüse biniyor.  Bu sahnelerden birinde aniden kalakaldım. Metroya, otobüse, herhangi bir toplu taşıma aracına binmenin ek bir stres haline geldiği şu günlerde acaba ne zaman hayat normale dönecek? Ne zaman “normal”deki gibi belki kaygısızca otobüse atlayıp Bebek’e, vapura atlayıp Kadıköy’e gidebileceğim diye bir düşünce geçti aklımdan. Devamını Oku…

Ağlamayla Gülme Arasında

Şu son dönemde öyle birkaç gün yaşadım ki, tarifi zor.  Bir gün içerisinde bir yakınım veya arkadaşıma dair acil bir durum, bir travmayla başlayıp, yeni değişkenlerle devam edip, bazen o olayın aynı gün içinde çözümlenmesi, bazen de farklı sebeplerle gelen güzel kutlamalarla kapattığım oldu.  Tabii araya serpiştirilmiş virüsünden, savaşına kolektif endişe ve korku baharatlı rüzgarları da unutmamak lazım…Hayretler içerisinde ağlama, gerginlikten kahkahaya ve huzura uzanan geniş spektrumda ne varsa aktı, sıkıştırılmış hayat gibi.

Bilinmeyenle hemhal olarak yaşama pratiğine iyice uyumlanmamız için bize sunulan bu dönemde bana verilmiş örnek kabilinden günlerdi.  İçinden geçerken deneyimim tekrar bana tekrar hatırlattı ki, Devamını Oku…