Tohum

“Ne ara, ne inan: Her şey gizil.”   – Fernando Pessoa

İlk bu sözü okuduğumda tam da anlamadığım bir şekilde beni çok etkiledi.  “gizil” kelimesinin gizlinin ötesinde bir anlamı olduğunu hissettim. Bir şekilde bu söze bakmak sessizce – bu bile iyi geldi ve bir süre durdum öylece.

Tabii insan zihni bir yere kadar duruyor, sonra merak, bilmek, araştırmak vs. vs. “haydi haydi haydi” ve “bakayım bari” iç sesleriyle o alandan çıkıvermişim.  Hala sözlük kullanmayı ve sözlükle oyun oynamayı seven biri olarak ilk iş bu kelimeye baktım. Devamını Oku…

Yeni Bizimdir

Yeni bizimdir,
ışığı yakan da
tutan da
ışıkla akan da
ışık olan biziz.

Yeni bizimdir.
belki bilinmeyen
engebeli arazilerde
dağlar tepeler, denizler göller
kuşlar ağaçlar
yollar nicesiyle
geçildi, geçilecek
onlar da biziz. Devamını Oku…

Beyaz Yeni

sanırım kar korkup kaçtı
İstanbul’dan.

olsun…
yine de beyaz
geliyor yeni yıl.

belki de şöyle düşünmeli
Boğaz’ı gören kar dayanamayıp yumuşadı

Boğaz’ın içinde saklı
beyaz.

elif

Işık Evi

Birkaç gün önce Boğaz’da üzerinde kocaman Lighthouse/Işık evi yazan kırmızı bir gemi geçti yanımızdan. Ve bir şekilde bende kaldı, ya da ben orada kaldım.

Şu an yazarken farkediyorum ki aslen lighthouse’un tam çevirisi deniz feneri oluyor.  Ama ben onu Işık Evi olarak okudum. Devamını Oku…

İnsan

Belki Tanrı bir çocuktur
sonsuzluğun kumsallarında oynayan
ve yaptığı herşeye hayran.
her seferinde kumdan kaleleri
neşeyle yıkıp
suya bırakan.
martılar onun sevinç çığlığı,
dalgalar gözyaşıyla karışık kahkaha.

biraz kum, biraz deniz, biraz martı, biraz çocuk
biraz insan.

elif

Sessizluk

“En samimi susan,
konuşmanın köklerine dokunur.” 
Rainer Maria Rilke

her an
her söz
yokolup gidiyor
bir kereliğine açan
çiçekler gibi
ya da yanıp sönen ışıklar… Devamını Oku…