Kedi Gözüyle

Covid-19 krizine ek olarak annemlerin bahçesinde kaotik bir kedi yazı geçirmekteyiz. Zaten ev içinde 3 kedimiz var, kapı önünde beslediğimiz de 2 tane, etti mi beş.  Son yani beşinci yanaşmamız nam-ı diğer Kılkuyruk’u 4 aylıkken kısırlaştırma hamlemiz 1 aylık hamile olduğunu öğrenmemizle birlikte büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı.  Mecburen minik hamileyi bu nasıl anne olacak ya diye diye doğurana kadar besledik. Bunlar yine normal gelişmelerimiz tabii.

Esas mesele bizim bahçedeki tüm dişileri rahatsız eden ve Kılkuyruk’u da hamile bırakan bir turuncu-sarı kedi, aramızdaki adıyla Kötü Kedi Şerafettin; bir diğeri de tacizci Koca Kafa Gri.  Bu iki erkek ne zaman potansiyel bir dişi kokusu alsalar, bizim bahçede bitiyorlar, ve de muhtemel ki mahalledeki çoğu yavruların babası bunlar.  Biz de her geldiklerinde bir koşu kovmaya çalışıyoruz, bazen su sıkıyoruz, bazen arkalarından koşuyoruz.  Ama lakapları boşuna değil ağır abiler, korkutsan korkmuyor babamın da söylediği gibi ağır ve vakur adımlarla sallana sallana mekanı terk ediyorlar. 

Kılkuyruk doğurmadan az önce yine kıyamayıp annemlerin hamileyken beslemiş olduğu bir tekir yaklaşık 1.5 aylık 4 yavrusunu alıp bahçede belirdi.  Tabii bunu hisseden Kötü Kedi Şerafettin ve de Koca Kafa hemen dolanmaya, inlemeye ve birbirleriyle de atışmaya başladılar.  Varlıkları ayrı çıkardıkları acayip sesler ayrı huzursuzluk vermekte gündüz gece bize, devamlı bir ayyy o kötü kedi, suratı da ne fena tam kötü kedi, ay yine geldi, git vs. vs. diyerek bir sinir harbi ve kovma çabaları içindeyiz.  Onların da doğası ama bizim de daha fazla ses ve doğabilecek daha çok yavruya tahammülümüz kalmamış durumda, en azından bahçe sınırları içinde…Bir de Kılkuyruk’un yeni doğmuş yavrularının kokusunu aldılar, hem anneyi hem birkaç günlük yavruları tacizdeler.

Derken 2 gün önce yine Kötü Kedi Şero’yu bir hışım kovalarken kaçtı ve sonunda bahçe duvarının üzerinde bir köşeye kuruldu, piramitlerin kapısındaki sfenksler gibi. Ve göz kontağı kurabilecek kadar yaklaştığımda direkt gözlerine baktım.  İlk olarak o anki şaşkınlığımı görmelisiniz, ayy iğrenç kötü kedi diye kutulayıp kovaladığımız bu turuncu sarı kedinin gözleri ve yüzünün güzelliğini size anlatamam, kilitlendim.  Gözlerinin içinde ve etrafında yıldızlar var adeta, ve bir duruş ki sanırsınız Mısır Kraliyet ailesinden… Öylesine hayran oldum ki bağırıp kaçırmaya çalışacakken saygıyla kalakaldım önünde.  O da benim gözlerime hiç gözlerini kaçırmadan baktı.

İşte tam o an planlamamış olduğum şekilde kendisiyle konuşmaya başladım:

“Seni görüyorum, güzelliğini görüyorum, ve doğal güdülerin biliyorum ama burası bizim alanımız, lütfen bu alana gelme, burası bizim bahçemiz burada kimseyi rahatsız etme, başka bir alan bul kendine” deyiverdim.

Belki bana öyle geldi ama beni dinlediğini ve duyduğunu hissettim.  Sanki birbirinin varlığına saygı duyan, birbirini onaylayan iki varlık olarak ilk defa eşit koşullarda konuştuk.  Ben onu ezen biri değil, o da siz misiniz bana kötü lakabı takan diye isyan eden olarak değil iki eşit varlık gibi…Sanki hepimizin bir olduğu başka bir alanda buluştuk, bir an için dahi olsa onunla bir olduğumu hissettim.  Tam da o alandan sözlerin de ötesinde birbirini anlayan ve kabul eden iki varlık olarak anlaştığımızı hissettim.

Ve iki gündür bahçede yok, dolanmıyor, sesini duymuyoruz, evet etrafta belki ama rahatsızlık vermiyor. Bense hala onun güzelliğinin etkisindeyim.  Böylesine kötü niyetli gördüğümüz bir varlığın aynı zamanda bu kadar asil ve güzel olduğunu farkedebilmek beni gerçekten etkiledi, dönüştürdü.

Kötü-iyi, yanlış-doğru diye ötekileştirilip taraf yapılarak korku ve öfkeyle birbirimize düşürülmeye çalıştığımız şu dünya halinde tarafsız ve birleştirici ortak bir alanda buluşmak ve birbirini duyabilmenin mümkün olduğunu bir kez daha hatırlattı – karşımızdaki kim ve ne olursa olsun onun da güzelliği ve özelliğini görebilir, saygıyla yaklaşabilirsek…Yapıştırılan hikayeye değil bu birlik alanına niyetimizi ve dikkatimizi koymak mümkün mü? Elbet mümkün.

Artık bu sarı-turuncu kediye Kötü Kedi Şerafettin bile diyemiyorum.  Bir an için onun gözüyle, özüyle tanışma, bir olma fırsatım olduğu için belki de.  Aynı karanlıkta yolu aydınlatan kedi gözleri gibi, onun gözleri de beni aydınlattı…

elif

6 thoughts on “Kedi Gözüyle

  1. Jale Esin

    Elif’cigim, çok güzel anlatmışsın. Kutluyorum. Çıkardığımız ders de, bu çetrefilli yaşamda bize ışık olacak. Sevgiler.

  2. ITIR

    Elifcim anlatımına bayıldım. Kedi gözüyle yașam bu kadar güzel anlatılabilirdi. Bütün yazılarını zevkle okuyacağım. Itır

ITIR için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir